“`html
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’den Tutukluluğuna Dair Açıklamalar
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, kendisine atanan kayyum sonrası tutuklanmasıyla ilgili yaptığı savunmada, “Yıllardır süren mücadelelerime rağmen, terör ile ilişkilendirilmeyi içime sindiremiyorum. Akademik yaşamım ve üyesi olduğum Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) dışında hiçbir grubun parçası değilim. Terör örgütleriyle kesinlikle bir bağım bulunmamaktadır. İradesini kimseye kaptırmam, bunu asla yapmam. Bu hukuksuz tutuklama kararının bozulmasını ve bir an önce serbest bırakılmamı istiyorum” ifadelerini kullandı.
Ahmet Özer, 27 Kasım’da İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği’ne cezaevinden SEGBİS ile bağlanarak, tutukluluğunu sorguladı. Savunmasında, haksız yere tutuklu bulunduğuna ve bu sebeple kendisini savunma ihtiyacı hissettiğine dikkat çekti:
- – “Burada, bir terör örgütüne üye olduğum iddiasıyla tutuklandım. Hiçbir zaman bir terör grubunun bir parçası olmadım; şiddetin her türlüsüne karşı durdum ve durmaya da devam edeceğim.”
- – “Sabahın erken saatlerinde evime yapılan baskın ve adliyeye apar topar götürülmem içime sinmiyor. Söz konusu iddiaların yeniden incelenmesi durumunda, haksız suçlamalarla karşı karşıya kaldığımı göreceksiniz.”
“Baskınlar, Terör Suçlusu Gibi Hissedilmemi Sağladı”
“Evime yapılan baskında, sanki bir terörist gibi davranıldı. Hakkımda ileri sürülen iddialar tamamen asılsız. Size sunulan belgeleri ve dilekçeleri incelediğinizde, suçsuz olduğuma inanacaksınız. Gerçekten de tarafıma sunulan iddiaların hiçbir dayanağı yok ve haksız yere tutuklu kalıyorum.” dedi.
“Demokratik Özerklik İle İlgili Hiçbir Çalışmam Olmadı”
Özer, Diyarbakır’daki bir cezaevinde ele geçen dijital verilere de değinerek, şunları aktardı:
- – “Diyarbakır Cezaevi’nde tarafıma sorulan bazı sorularla ilgili olarak, isminin geçtiği iddia edilen belgelerde benim demokratik özerklik konusunda bir talepte bulunduğuma dair bir kanıt yok. Benim bu konuda hiçbir düşüncem ya da çalışmam yok.”
Özer, devamında, hakkındaki iddiaların ne kadar sürreal olduğunu anlatmaya çalıştı:
- – “Bir telefon görüşmemin örgüt üyeliği delili olarak sunulması da akla mantığa aykırıdır. O konuşmalar sadece insani bir taziye görüşmesiydi ve bağlamından kopartılarak değerlendirilmesi kabul edilemez.”
- – “Bu durumu değerlendirdiğimizde, üzerime atılan bu yafta son derece haksız ve gerçekte hiç olmayan bir duruma dayanıyor.”
“Telefon Konuşmaları ve HTS Kayıtları Belirsiz”
Özer, ayrıca, 13 yıllık HTS kayıtlarının çıkarılmasının ve bu verilerin aleyhine kullanılmasının mantıksız olduğunu söyledi:
- – “Yıllar içinde tanımadığım birçok kişiyle iletişimim olmuştur. Bunların terör üyeliği ile ilişkilendirilmesi son derece yanlıştır.”
- – “Kira ödemelerim ve seçim yardımlarım gibi normal finansal işlemlerimin bile suç delili olarak gösterilmesi, tutukluluğumun ne denli adaletsiz olduğunu gösteriyor.”
Son olarak, avukatı tarafından kendisine yöneltilen gizli tanık ifadesinin hiçbir geçerliliği olmadığını dile getiren Özer, “Bu durum, yargı süreçlerinin ne kadar tarafsız yürümediğini açıkça gösteriyor. İtiraz sürecimin reddedilmesinin arkasında yatan gerekçeler asla tatmin edici değil.” şeklinde sözlerine son verdi.
“Tahliyemi Talep Ediyorum”
Özer, tutuklu kalmasını gerektirecek hiçbir suçun olmadığını belirterek, yargılama sürecinin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguladı. “Yıllar boyunca terörün bir çözüm olmadığını birçok platformda dile getirdim. Bugünkü durumumu haksız buluyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak, hukuka uygun bir şekilde tahliye edilmeyi talep ediyorum.” ifadelerini kullandı.
“`